بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قُلْ إِنَّ ٱلْأَوَّلِينَ وَٱلْءَاخِرِينَ ٤٩

Söyle: «Şüphesiz hem evvelkiler, hem sonrakiler,

– Hasan Basri Çantay

لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَٰتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ٥٠

ma'lûm bir günün muayyen vaktında behemehal toplanacaklardır».

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلْمُكَذِّبُونَ ٥١

Sonra hakıykaten siz, ey sapkınlar ve tekzîbciler,

– Hasan Basri Çantay

لَءَاكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ ٥٢

Muhakkak ki zakkum ağacından yiyecek (kimse) (ersiniz,

– Hasan Basri Çantay

فَمَالِـُٔونَ مِنْهَا ٱلْبُطُونَ ٥٣

Öyle ki karınlarınızı hep ondan doldurucularsınız,

– Hasan Basri Çantay

فَشَٰرِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ ٱلْحَمِيمِ ٥٤

üstüne de o kaynar sudan içeceklersiniz.

– Hasan Basri Çantay

فَشَٰرِبُونَ شُرْبَ ٱلْهِيمِ ٥٥

(O suretle ki) susamış develerin içişi gibi içeceklersiniz.

– Hasan Basri Çantay

هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ ٱلدِّينِ ٥٦

İşte ceza günü onlara (çekilecek) ziyafet budur!

– Hasan Basri Çantay

نَحْنُ خَلَقْنَٰكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ ٥٧

Sizi biz yaratdık. O halde (tekrar dirilmiye de) inanmalı değilmisiniz?

– Hasan Basri Çantay

أَفَرَءَيْتُم مَّا تُمْنُونَ ٥٨

(Eğer siz bir meniden yaratıldığınızı iddia ediyorsanız) O halde (rahimlere) dökmekde olduğunuz (o) meni nedir? Bana haber verin.

– Hasan Basri Çantay

ءَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُۥٓ أَمْ نَحْنُ ٱلْخَٰلِقُونَ ٥٩

Onu siz mi (düzgün bir insan) suretine getiriyorsunuz, yoksa (o surete getirib) yaratanlar biz miyiz?

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu